590244_detay
ÖZET Tarihle ilgimiz gelecekle ilgilidir. Geleceği bilebilmek, gelecekle ilgili kestirimlerde bulunmak amacımız vardır.
Tarih denilince ülkemizde genel olarak Osmanlı tarihi anlaşılmaktadır. Oysa Anadolu’da MÖ 10.000 den önceden beri insanlar medeniyetler kurmuşlardır. Osmanlı 600 yıl hüküm sürmüştür. Anadolu’nun bilinen tarihi ise en az 12.000 yıldır. Bu nedenle, fotoğrafı daha geniş görmek gerektiğini düşünüyoruz.
Kıyaslama yöntemini kullanacağız, İki medeniyet, Çatalhöyük ve Hititleri karşılaştıracağız. Çatalhöyük günümüzden 9000;Hititler ise 3000 yıl önce yaşamışlar. Aralarında 6000 yıllık bir fark var.
Bu medeniyetlerle ilgili genel bilgileri madencilik özeline uygulamaya çalışacağız. Amacımız kural üretmek, genellemeler yapmak değil; madencilik tarihinde bir tartışmayı başlatmak amacını gütmektedir. Anadolu’da madenciliğin üretim şekli temel konumuz. Anadolu’da madencilik üretimi hangi değişkenlere bağlı olarak değişmiştir sorusuna cevap aramaya çalışacağız.
Tartışmamız, Anadolu’da gelecekte madenciliğin nasıl yapılması konusuna ilgi duyanlar için hazırlanmıştır.

1 MADENCİLİK TARİHİ NEDEN YAZILMALIDIR ?
Zaman, geçmiş,su an ve gelecek olmak üzere üç boyutludur.Her ne kadar “Şu an diye bir şey yoktur,”şu an” dedigimizde bile geride kalmıştır “ görüşünde olanlar var ise de , zamanın üç boyutlu olduğu fikrini benimsiyorum. Bu nedenle insanın, geçmişi ,şu ȃnı ve geleceği ile ilgili derdi vardır. Bu da insana ait,insanla ilgili bir derttir.
Bazı insanlar yalnız geçmişi ile yaşamaya devam eder. Bu tür insanlara nostaljik diyoruz ve iki boyutlu yaşam sürerler,gelecekle ilgili değildirler.Bir başka tür (günümüzde oldukça yaygın) “ȃnı yaşama” “carpe diem” düşüncesindedirler. Bunlarda tek boyutludur. Geçmiş ve gelecek onlar için yoktur. Şimdi de sıkışırlar.
Bu üç boyutlu zamanın insan için gelecek boyutu “endişe” doludur. Bu endişesini ortadan kaldırabilmek için falcılıktan tutun da, yapay zeka uygulamalarına kadar bütün yöntemleri deneyebilir. En tutarlı meteorolojik tahminlerimiz halȃ üç günlük süreyi kapsıyor. Bütün teknolojik imkanları kullanmamıza rağmen rezerv tahminlerimiz de halȃ yüzde otuz hata payı var.Daha uzun süreli meteorolojik tahminler,daha az hata payı olan rezerv hesaplama yöntemleri üzerinde kafa yoruyoruz. Bütün bunlarla geçmişi değiştirme, olanakları kullanarak geleceği kurma gayretimizdendir.

2 TANIMLAR,VARSAYIMLAR,YÖNTEM
Maden tanımında ki varsayımımız ,doğada kullanabileceğimiz (ekonomik değeri olan değil) insan emeği ile değişime uğrattığımız her türlü nesnedir. Maden tarihçilerinin bir kısmı maden tarihi denince yalnız metal madenleri esas kabul ediyorlar. Bu tanım eksik bir tanım olduğunu düşünüyoruz. Madencilik tanımını ise ,madenle yapılan her türlü eylem türü,düşünsel olduğu kadar ,fiziki bir eylemde olabilir.
Çalışmamızın temel varsayımlarından en önemlisi elbette ki zaman açısından çok geriye gitmemiz ve o dönemle ilgili elde edilen veriler ve elde edilen verilerin yorumlanması ile ilgili bilgilerin görece az olmasıdır. Yorumlarımızın çoğu, elde edilmiş az sayıda bulgulara ve bunlara yapılan yorumlara dayanmaktadır. Bu nedenle şu ana kadar elde edilebilen bilgilere göre makalemizi hazırladık
Maden mühendisliği, somut verilere dayanır, veriler denenebilir ,sınanabilir.Benzer yöntemler kullanıldığında belirsizlik sınırları içinde benzer sonuçlar alınır. Ancak tarih yazımı ise büyük ölçüde yoruma dayanır. Yorumu yapanın eğitimi, kültür seviyesi, psikolojik durumu ve ideolojisi ile değişebilir.Oysa tarih yazımı, var olan bulgulara yapılan yorumlardır. Kişinin eğitimine ,düşünce biçimine,psikolojisine, varsaydığı statüye göre değişebilir. Dolayısıyla çalışmamız bu varsayıma dayandığını ifade etmek gerekir.

Bu yazıda kullanılan yöntem, bugünü geleceğe yansıtabilmek için kullanılan yönteminin, geçmişin bugüne yansımasına neden olan yöntemle benzer olduğu görüşüdür. Dolayısıyla değişime neden olan bağımsız değişkenlerin incelenmesi temel çerçevesidir.
Varsayımlarımızın snuncusu ise,Anadolu madencilik kültüründe, farklı dönemlerde gelişmeler, genel değişime uygun olarak kendi iç dinamikleri ile değil; daha çok dış etmenlerle, önemli kültürel ve yapısal değişim süreçleri yaşadığı ,her defasında, dışarıdan gelen kültürel etkinlikler, Anadolu’nun madencilik kültürünü de etkiledi, karıştı ve yeni sentezler ortaya çıktığı yönündedir..

3 ANADOLU’DA MADENCİLİK

3.1.Çatalhöyük
Konya Şehri’nin 52 km. güneydoğusunda,Hasandağı’nın yaklaşık olarak 136 kilometre uzağında, Çumra İlçesi’nin 11 km. kuzeyindedir.Uzun bir süre ara verilmiş olmasına rağmen 1958 den beri bilimsel kazılar devam etmektedir UNESCO tarafından 2012 yılında Dünya Miras Listesi’ne dahil edilmesine karar verilmiştir.
3.1.1 Çatalhöyük insanının düşünce biçimi

Zamanda bir yolculuk yapalım ve sadece birkaç nesil geriye gidelim. Evlerde yemek aynı kaptan yenirdi, kağıt mendil yerine, bez mendil kullanılırdı, tuvaletler evin dışındaydı, büyüklerin önünde bacak bacak üstüne atılmaz, sigara içilmezdi. Bisiklete binmek, top oynamak günahtı, beşik kertmesi ve görücü usulü evlilik vardı. Bu tür örnekleri çoğaltabiliriz. Bir nesil öncesinin yaşam biçimi bile bize çok farklı geliyor. Oysa 9000 yıl öncesinin davranışlarını ve yaşam biçimleri ile karşılaşmak bize çok daha farklı gelecektir. Dolayısıyla, o zamanki davranışları, sanayi toplumunun düşünce sistemi ile anlamakta oldukça zorlanacağız görünüyor. Bu nedenle, Çatalhöyük’ü anlayabilmek, dönemin düşünce sistemi ile düşünebilmeyi gerekli kılıyor. Bunun içinde o zaman insanın nasıl yaşadığını ve nasıl düşündüğünü anlayabilmek gerekiyor.Günümüzden farklı olarak, o dönemde kutsallığın henüz gelişmemiş olduğunu ve üretimin kâr için yapılmadığını söyleyebiliriz. Alaeddin Şenel bu dönemin düşünce biçimini, insan odaklı, İnsan yaşamının bitkilere benzetilmesi ve kadınların düşüncede saygınlık kazanması unsurları ile dinsel düşünüşün belirlenmeye başladığı şeklinde açıklar.Şenel,2013.O dönemin düşünce biçiminin insan odaklı olmasından ne anlaşılması gerektiğini belki şu örnekle açıklayabiliriz: Karşısına birdenbire çıkan ayıyı gören ilk insan “İşte bir ayı,şimdi ne yapacağım ? diye düşünür. Ayı bekleyedursun “ Bir dalı kırıp ucunu taşla sivrilterek araç yapıp kendimi savunmalıyım”der. Ortaçağ insanı bu durumu tanrının bir cezalandırması olarak düşünecek ,sanayi toplumunun insanı ise bu durumda muhtemel bütün alternatifleri düşünerek ve büyük olasılıkla olay yerinden kaçmayı düşünecek ve bu olaydan nası para kazanabileceğini düşünecekti. Bundan dolayı neolitik döneminin insanı sorun çözücü idi.Bunun başka bir anlatımı somut düşünce biçimidir. Yenitaş çağı eşitlikçi topluluklarının insanın kafasında “boyun eğme,yalvarma,dize,ayağa kapanma yoktur. Bu anlayış yöneten-yönetilen farklılaşmasının ortaya çıktığı eşitsiz,katmanlı uygar toplumlarda oluşacak. Şenel,2013
İnsan yaşamının bitkilere benzetilmesi ile ilgili elimizde kanıt yok. Özellikle Çatal da görülen duvar resimlerinde, bitki resimlerine hemen hiç rastlanılmıyor. Bitkileri anımsatan kilden yapılmış herhangi bir ritüele de rastlanmadı.
Kadınların düşüncede saygınlık kazanması konusunda ki yorumlarımızı, üretimde kadın erkek eşitliğinin olduğunu, beslenme biçimlerinin ve yaşam sürelerinin yakınlığı, ölü gömme kültürleri konusunda yapılmış araştırmalara göre yapıyoruz. Bu nedenle kadın erkek eşitliğini sağlamış bir topluluk gibi görmek mümkün.Hodder,2014 Ancak zaman içinde kadının daha çok ev işlerinde erkeğin ise ev dışı işlerde yoğunlaştığı söylenebilir. Böyle olsa da ev içinde eşitsizliği çağrıştıracak bir bulguya rastlanılmadı.Bu nedenlerle Çatalhöyük insanın somut ve insan temelli bir düşünceye sahip olduğunu düşünüyorum.

3.1.2. Çatalhöyük’de üretim

Çatalhöyük’de üretim şeklini bir tipolojinin içinde değerlendirmek gerekirse en genel anlamda hane tipi üretim tarzı olarak tanımlıyabiliz. Hane Tipi üretim tarzının temel özellikleri, düşük üretim, kısmı işbölümü ve ihtiyaç temelli somut üretimdir .Konumuzla ilgili olarak, Çatal’da yerleşim yerinde Antik Yunanda görüldüğü gibi bir Pazar yeri ve agora bugüne kadar tesadüf edilmedi. Toplulukta yalnız ticaretle uğraşan bir grup ya da tabakanın varlığı ile ilgili elimizde şu ana kadar bir kanıt yok. Yıkılan evlerin tabanında yapılan kazılarda çıkan materyaller birbirinin aynı ve ticaretle yoğun uğraşılan bir ev veya yapı kalıntısına bugüne kadar rastlanılmadı. Evlerde depolanan ürünler benzer nitelik ve miktarda. Bu nedenlerle üretimin pazar için yapıldığını söylemek zor. Üretimin boyutları da dikkate alınacak olursa tüm üretimin hane halkı için ve somut günlük ihtiyaçların giderilmesine yönelik yapıldığını söyleyebiliriz. Bu sonucu olarak Çatal insanın emeği pazar ihtiyaçları için değil, kendi için kendi ürettiği üründe somutlaşmaktadır. Başka bir ifade ile çatal insanı, kendi ürettiğine yabancı olmamaktadır. Bu nedenle ürettiği emeğini akıttığı her ürün kendine ait idi, kendi becerisi, beğenisi ve ihtiyaçları için üretiyordu. Emeği ile ürettiği ürüne yabancı olmuyordu. Sınıfsal bir ayrım olmadığı için de ve iş bölümü de fazla gelişmediği için ,her ürün hane içindi. İhtiyaçların dışında bir artık ürün üretiminin olmadığını düşünüyoruz. Toplumda üretim dışı unsurlar sadece çocuklar ve yaşlılar olmalı.
Ancak Gordon Childe tek bir neolitik kültür olamayacağını ,yerel,demografik, teknolojinin gelişimi hızlarının ve imkanlarının farklı olması nedeni ile, çok farklı neolitik kültürden bahsetmek gerektiğini söyler.
Bu nedenlerle, Çatalhöyük’de üretimin, Pazar için değil,hane halkının somut ihtiyaçlarını gidermek üzere yapıldığını ve sosyal faydanın öne çıktığını düşünüyoruz.
3.1.3 Çatalhöyük’de madencilik:
Yukarıdaki genellemelerimizden hareketle, maden üretiminin de toplumsal fayda amacı ile ve hane halkının tüketimi ile sınırlı olduğunu söyleyebiliriz Çatalhöyük’ün en temel madencilik hammaddesi ve madencilik aracı obsidiyendir.Buluntuların çoğu Nenezi Dağı kökenlidir.Diğer taş malzemeler flint taşı ve gölsel kökenli kireç taşlarıdır.
3.1.4 Kireç ve alçı
Çatal insanı kerpiç evlerde yaşamaya karar vermişler ve ocaklarda evin içinde bulunuyor. Evin içinde yakılan ocak duvarları çok kısa sürede kirletiyor olmalı ki, çok sık kireç oranı yüksek balçıkla duvarları sıvamak zorunda kalmışlar.
Bunun bir başka nedeni fare ve haşeratlardan kurtulmak olabilir. Bir başka nedeni evlerin pencereleri olmadığı varsayımı ile aydınlatma ihtiyacı olabilir. Ian Holder, yerleşim yerlerinin kenarlarında kireç sızan çukurlar bulduklarını söylüyor. O zamanki şartlarda piyasadan kireç temin etme olanağı olmadığı için, bu işi bir toplumsal emek sonucu yaptıkları söyleyebiliriz. En uygun sıva toprağının hangi mevsimde toplanacağı, toprağın hangi aletlerle kazılacağı, kazılan toprağın ne ile taşınacağı sorunları toplumsal bir kararla neticelendirilmiş olmalı. İnce sıvaların duvara iyi yapışmadığı zaman içinde görülmüş , sıvaya farklı organik maddeler katarak denenmiş olabilir. Katılan organik madde ve su miktarı da yine deneme yanılma yolu ile kararlaştırılmış olabilir.
Madencilik açısından ise kireç yakma eylemi tekrarlanan uygulamalardandı. Süprüntü alanında küçük çaplı kireç yakma işlemlerinin tekrarlandığı ve altı ayrı stratigrafik dönemde yapıldığı rapor edilmiştir. Sıvama işleminin astar ve yüzey katlarından oluşan yıllık yeniden sıvama işlemlerinin düzenli olarak 50 ile 100 kere yapıldıkları ortaya çıkarılmıştır. Öyleki bir binada sıvama işleminin 70 dönem boyunca yapıldığı gözlemlenmiş ve kimi binalarda sıvanın 7.5 cm kalınlığa ulaştığı ölçülmüştür. 450 kat sıvanan bina bile vardır.Hodder,2014 Çatalda belli bir dönemde hane sayısı ile, hane için gerekli sıva miktarı üzerinden toplam kireç miktarı hesaplanır. O günkü teknolojik gelişme seviyesine göre çok önemli bir madencilik faaliyeti olarak değerlendirmek mümkündür.
Alçılı kafatasları ise çatalın en heyecan verici bulgularındandır. Bu nedenle alçının işlevselliğini ve teknolojisini de keşfettiklerini düşünüyoruz.
Seramik ise o dönemin vazgeçilmez kaynağı olduğu için seramik hammaddesi üretiminin ve farklı seramik çamurlarının denediği ile ilgili bilgiler mevcut.
Metal madenleri konusunda ise, kazının ilk başkanlığını yapan Mellaart’a göre 9 Tabaka yani MÖ 6500 den sonra, sınırlı amaçla olsa da bakır ve kurşunu kullanabildiklerini iddia etmektedir.

3.1.5 Obsidiyen
Volkanik yörelerde lav akıntıları kenarında lavların ani soğuması sonucu oluşan ,siyah,gri,yeşil ve mor renkli, kalın şişe camını andıran ,kesici bir kenar vererek kolay kırılabilen volkanik bir camdır.
Çatalhöyük’ün keşfedilmesi ile Jane Jacobs, avcı toplumundan, yerleşik ve tarım toplumuna geçiş ile ilgili ve bu ara dönemi açıklayan hayali bir kent modeli kurgulamıştır.Bu kurduğu modele de Kentlerin Ekonomisi adlı kitabında Yeni Obsidiyen (New Obsidian) adını vermiştir. Jacobs, Çatalhöyük’ü zanaatkarların ,üreticilerin ve ticaretle uğraşanların kenti olarak tarif ediyor. Diğer kentlerle de ticaretin olduğunu ve ana ticaret kaynağının Obsidiyen olduğunu düşünüyor.Jacobs’un kabulleri daha sonra çok özel durumlar olarak kabul edilmiş ve kurguladığının ve hayali bir kent modeli olduğu kabul görmüştür.Aktüre,1997.Çatalhöyük’de henüz tekerlek icat olunmamış ve büyük baş hayvanların evcilleştirilmesi yapılmadığı için uzun mesafeli bir ticaretin olmadığını ve bir yandaki kasabaya aktarılmak sureti ile uzun mesafelere taşınmış olma ihtimali daha güçlü geliyor.
Elbette ki günlük yaşamda kullanılan tüm eşyalar obsidiyenden yapılmıştı.İğne,kazma,bıçak,ayna,tahıl öğütmek için havanlar,et sıyırıcıları ,mızrak uçları en belirgin olanlardı. Hemen hemen her evde ve kazı raporlarında görüleceği üzere buluntuların çoğu Obsidiyen. Her evde bir Obsidiyen işliği.Obsidiyenleri ölüleri ile birlikte veya yalnızca obsidiyen olarak evin tabanına gömüyorlar.Hodder,2014
Çatalhöyük’te obsidiyenin yalnızca bir hammade kaynağı olarak değil ancak sembolik bazı anlamları olduğu da düşünülüyor. Ev tabanına gömülen insan kafatasları ,heykeller ve obsidiyenler zaman zaman çıkarılıp dolaşıma sokulup; tekrar gömülürdü.Hodder,2014. Çatalhöyük’de sık sık şölen yapıldığını biliyoruz. Şölenin toplumsal birliği sağlayan,pekiştiren çok önemli bir görevi günümüzde de vardır.Bu şölenler sırasında da bunların yerinden çıkarılarak şölene dahil edilebileceği ,bu nedenle de geçmişle ilgili bir bağ kurulmasının gerçekleştiği konusunda Holder yorum yapıyor. Konumuzla ilgisi ise sadece bir hammadde olması değil,sembolik anlamıda içermesidir.Elbette ki Çatalhöyük o zaman içinde Anadolu’da en büyük yerleşim yeri ,obsidiyenle ilgili olarak da,her evde yapılan obsidiyen malzemeler sonucunda teknolojik olarak diğerlerinin çok çok önünde.Biriktirme malzemesi olarak da en önemlisi obsidiyen.Hodder,2014.Her evde ,fırın/ocak ve merdiven girişi yakınlarında en az bir oyuk var. James Conolly ve Tristan Carter bu obsidiyen parçalarının çeşitli aletlerin yapımında kullanılmak üzere biriktirilen işlenmemiş ya da şekillenmemiş malzemeler olduğunu düşünüyorlar. Obsidiyenin 170 km uzaktaki Kapadokya’dan işlenmemiş halde getirildiği ve evde gömüldüğü yerde saklandığına kesin gözüyle bakıyorlar.Gerek görüldüğünde zemin kazılarak parçalar kondukları yerlerden çıkarılır ve evin içinde o zemine yakın bir yerde işlenirdi .Hodder,2014
Çatalhöyük’de obsidiyen bu nedenlerle hem teknolojik üstünlük sağlayan ve hamda sembolik anlamlar içeren bir ürün.
Bu nedenlerle Çatalhöyük MÖ 7300 den başlayıp MÖ 5600 yılına kadar 1700 yıl dünya tarihine damga vurmuş bir medeniyet. (Kazılar devam ettiği için bu süre uzayabilir)

3.1.6 Yapı malzemeleri
Çatalhöyük’de temel yapı malzemeleri ağaç ve kerpiç.Evler bal peteği şeklinde ,duvarlar ortak. Evlere bir merdiven yardımı ile çatıdan giriliyor.Kerpiçler kimi yerde 1m varan uzunluktalar. Ortalama olarak 40 cm kalınlıkları var. Zamanla en önemli değişiklik ,kerpiç boyları.Evin tabanında uzun iken, üste doğru kerpiç boylarında kısalma olmuş. Daha sonar kerpiç boyları eşitlenmiş.Pencerelerle ilgili elimizde bilgi yok. Bu kerpiç ağırlığı taşıyan ağaçlar ise ardıç ve meşe.Taş kullanılmamış hatta evler temelsiz,yıkılan evin olduğu yere tekrar ev yapılmış.Hodder,2014.Bu nedenle balçık hazırlama, farklı killer kullanma ve balçığın organik malzemelerle uygun oranda karıştırılması işlevleri önemli bir madencilik faaliyeti olarak da görülebilir.

3.1.7 Çatalhöyük’de değiş-tokuş

Para henüz icat olmadığı alım –satım değil, değiş tokuş ile ihtiyaçların tamamlandığını düşünüyoruz. Bu değiş tokuşu ticaret boyutunda düşünmenin doğru olmadığını düşünüyoruz. Çünkü, üretilen ürünler başkasının beğenisi, pazara çıkardığında müşteri bulma düşüncesi ile üretilmiyor. Tamamen ihtiyaç temelli . Değiş tokuşda ki ölçünün ne olacağı oldukça belirsiz. Ancak arz ve talebin bu dönemde geçerli olduğunu söyleyebilir miyiz? Bu kuralın geçerli olması için yeterli arzın ve yeterli talebin olması gerektiğini biliyoruz. Ancak Çatal da üretimin sınırlı,teknolojik gelişimin henüz yavaş olması nedeniyle, arz ve talep kuralının geçerliliğini ileri sürmek oldukça zor.
Nenezi Dağından üretilen obsidiyenler ,Çatalhöyük de işlendikten sonra özellikle Levanten bölgesi ne götürüldüğü ile ilgili çalışmalar Dixon ve Cann tarafından çalışılmış ve sonuçlarını da (http://www.archatlas.org/ObsidianRoutes/ObsidianRoutes.php) da açıklamışlar.Levantende yapılan kazılar sonucu iz elementlerle Anadolu’da iki önemli obsidiyen kaynağı olarak Bingol çevresi ile Çatalhöyük tespit edilmiştir.Burada üretilen obsidiyenlerin çoğu zaman işlenmiş nadiren ham olarak taşınmış olduğu ve taşıma yolları haritalara işlenmiştir.

3.1.8. Sanat,cömertlik ve hediye
Konumuzla doğrudan ilişkili olmasa da alt başlıkta yer alan üç kavramın anlaşılması Çatalhöyük insanın anlaşılmasına yardımcı olacaktır.Çatalhöyük insanı beklendiği gibi yada Gordon Childe’ın nitelendirmesi gibi barbar değil. Günün her saati yiyecek peşinde koşan eli kazmalı insanlar değil. Duvar resimlerinin sayısı ve görece güzelliği şaşırtıcı.Kilden yapılmış heykellerin aynı tarihte yaşamış diğer medeniyetlerde görülmeyecek kadar sık ve güzel. Kullandıkları kök boyaları ve hematit boyalar 9000 yıldır solmamış. Bu nedenlerle Çatalhöyük insanın önemli bir zamanını sanat eserleri üretmeye harcadığını düşünüyoruz.
Cömertlik kavramı ise o günkü koşullarda farklı fonksiyon taşımış olabilir.Özellikle lider seçimi,ya da yönetici olmanın belirleyici özelliğinin cömertlik olduğunu Marshall Sahlins’e (Taş Devri Ekonomisi)dayanarak ifade ediyoruz.
Son olarak hediye kavramı ise,bir değişim değeri olarak önümüze çıkabilir. Malların takasında başka bir ifade ile mal değiş tokuşunda değer kavramı ile ilgili olarak para yerine hediyenin yer aldığını ve medeniyetin ulaşmadığı Afrika,Avusturalya ile Güney Amerika’da ki kapalı topluluklarda hala geçerli olduğunu biliyoruz.Sahlins ,2010
Değiş tokuş yapanlar,karşısındakinin ihtiyacına yönelik bir hediye (satış) yaptığında ,hediye alanda hediyenin altında kalmamak ve toplumsal onurunu kurtarmak için kendine göre aldığı hediyeden daha fazlasını hediye vermek üzere kendini borçlu hissediyor. Bu durumda toplumsal birliği ve bir arada yaşama iradesini artırıcı bir etki doğuruyor. Konu ile ilginenler için Marshall Sahlins)
3.1.9 Çatalhöyük’de son söz
Madencilik açısından Çatalhöyük’ün tipik öneminin obsidiyen madenciliği olduğunu yukarda anlatmaya çalıştım.Ancak üretim şekli açısından farklılığı açıklanmaya muhtaç. Obsidiyenin Nenezi dağından toplanması,taşınması ve işlenmesi toplumsal bir çapayı gerektiriyor.Her evde obsidiyen işleniyor.Bilgi,beceri ve tekniklerini birbirlerine aktararak daha iyisini elde etme yolunu seçmişler. Testere uçlu obsidiyenin elde edilmesi için her evde yüzlerce hatta binlerce deneme yapılmış, sonuç alınamayan tekniklerin birbirlerine iletilmesi ile sonuç alınamayan tekniklerin tekrar denenmesi önlenmiş olabilir.Başarılı olan tekniklerin ise daha iyisinin yapılabilmesi için de yeniden toplu bir arayışa girmiş olabilirler. Şölen Çatalhöyük yaşamında önemli bir rol oynadığı için de ,her başarı bir şölenle kutlanmış olabilir.
Neolitik dönemden sonraki dönem bronz çağı. Çatalhöyük’de bronzla ilgili bir bilgiye rastlamıyoruz.Ya da Çatalhöyük’ün bronz çağında da devam ettiği ile ilgili ,elimizde bulgu yok. Bu nedenle Çatalhöyük neolitik dönemle sınırlı ve mekan açısından da sadece Çatalhöyük yada Konya çevresi ile sınırlı kaldığını düşünüyoruz.Bu medeniyetin çökmesinin nedeni de Bronz çağına ayak uyduramaması olarak nitelendirebiliriz. Bronzu üretebilmek için bakır ve kalayın temini (Bakır Anadolu’da bol olarak var.Ancak kalayın temini için uzun mesafe ticaret gerekli), bunları işleyecek bir işlik ve günlük ihtiyaçlarının da toplumun diğer kesimlerince karşılanma zorluğu var. Daha genel bir açıklama yapacak olursak, bronzu üretebilmek için işbölümü,uzmanlaşma, artık ürünün üretilebiliyor ve depolanabiliyor olması ve ev dışı mülkiyetin de varlığı gerektiğini düşünüyorum. Çatalhöyük için ise bunları söylemek mümkün değildir.Bronzun üretilmesi ile üretici güçlerin gelişmesi yeni bir üretim şekli doğurdu.Toplumsal yapı değişti.Bu değişikliği Hititler’de anlamaya çalışacağız.

4 HİTİTLER
Başkenti bugün ki Çorum iline bağlı olan Boğazköy’de MÖ 1650- MÖ 1250 yıllarında imparatorluk kurmuş bir medeniyet. UNESCO’nun Dünya Kültür Mirasları listesinde yer almaktadır.
Hititlerde tek olası geçim kaynağı tarım değildi.Yalnızca sanayi bölgesi olarak nitelendirebilecek,özellikle maden işçiliğiyle ilgili alanlarda bulunmaktadır.Maden cevherlerinin eritilmesi (her zaman değilse de ama genellikle) madenlerin yakınında yapılmaktaydı. ve son çalışmalarla çeşitli eski maden ve eritme alanlarının varlığını göstermiştir.Maden, külçeler halinde yük arabaları ile ve eşeklerle taşınıp yaygın olarak değiş tokuş ediliyordu.MacQuenn,2013.Hititlerde her şeyin ve özellikle mülkiyetin tanrılara da olduğu düşüncesi egemendi.Bu nedenle madenlerin sahibi de tanrı idi.Öyleyse hükümdara kira. ödenmeli idi.Her şeyin fiyatı hükümdar veya kanunlarla belirlendiği için, maden ürünlerinin fiyatının da merkezi otorite tarafından belirlendiğini rahatça söyleyebiliriz.
4.1. Hitit İnsanının Düşünce Biçimi
Hititler bin tanrılı medeniyet olarak bilinir.Fırtına tanrısı ise en büyüğü.Günümüzde piyasa belirleyici olurken,Hititler de büyük kral fırtına tanrısının keyfi belirleyicidir. Ülkenin durumu kötüye gittiğinde ya da savaş yenilgisi yaşandığında ,bunun tanrının isteğinden mi, yoksa insanın yetersizliğinden mi kaynaklandığı belli değildir. Bunu ancak tanrı bilir.
Hititlerde toplumsal farklılaşma var olduğu için , toplumsal katmanların düşünce biçimlerinin de farklı olduğunu aynen yapacağım alıntı ile açıklamaya çalışacağım: “Ben Tuthaliya,ordularımı geceleyin yola çıkardım ve düşman ordularının çevresini sardım.Tanrılar bana ordularını verdiler.Arinna’nın Güneş Tanrıçası,Göğün Fırtına Tanrısı,Hattuşa’nın koruyucu tanrıları Zamam,İştar,Sin,Lelvani.Düşman ordularını yendim ve topraklarını işgal ettim .Hangi ülkenin orduları olursa olsun,Tanrılar önümden yürüdü ve bana savaş açan ülkeleri bana teslim etti. Assuva Ülkesi’ni de yok ettikten sonra yurduma döndüm.Ganimet olarak Hattuşa’ya ,arabacılarla birlikte 600 at ar abası ve 10.000 piyade getirdim ve onları Hattuşa’ya yerleştirdim. Brandau,2011.Aşağı katmandan bir Mezopotamyalının düşüncesi ise “ Bir prensin oğlu her konuda yeğleniyor.Oysa aptal birinin,ileride ünlü olacak bir çocuğu;güçlü ve yürekli birinin ,zayıf ve korkak bir çocuğu olabilir.İnsanlar,tanrı sözünü dinleyen dürüstü (dokuz köyden) sürüp,hırsızı yüceltirler,zayıfları öldürürler.Ama varsılın da yoksulun da sonu birdir.”Şenel,2013
Sonuç olarak, yönetici sınıfın düşüncesi, başarıları tanrının kendisinin yanında yer alması ile gerçekleştiğini yönünde, yönetilen ise yöneticileri hırsızlıkla ve adil olmamakla suçluyor. Çatalhöyük insanı insan odaklı iken, Hitit yöneticisi ganimet odaklı düşünüyor. Hititler beraber düşünce sistemimiz,günümüzün insanına daha çok benziyor.Bu nedenle Hititleri anlamakta zorlanmayacağız.
4.2. Hititler’de Üretim Şekli
Hattuşa’da temel ekonomik faaliyetler,tarım,hayvancılık,madencilik ve ticaretti. Önemli gelir kaynaklarından biri ise savaşda elde edilen ganimetler ve esirlerdi.Ayrıca Hattuşa bir ambarlar şehri idi. “Hükümdarın gücü merkezi tahıl depolama sistemine dayanıyordu”Brandau,2011. Malların fiyatı ise hükümdar tarafından ve kanunlarla belirlenmişti. Eğilmez,2014
Hititlerde bir imparatorluktu. Alaeddin Şenel’in imparatorluklarla ilgili genel tanımı olan” Bürokrasi,hukuk ve sabit Pazar fiyatları” nın aynen geçerli olduğunu düşünüyoruz. Para henüz icat edilmediği için değerli taşlar para yerine kullanılıyordu. Çatalhöyük’den Hititler ‘ e kadar olan gelişmeler sonucu sınıflar ve toplumsal katmanlar oluşmuşçu.Köylüler,esirler ve zanaatkarlar üretimim temel unsurları idiler.Üretim dışı unsurlar, Hükümdar ve çevresi, din adamları,askerler ,yazıcılar ve tüccarlar idi. Ancak üretimin asıl unsurları olmayan kral ve çevresi ,üretilen mal ve hizmetlerin paylaşımını doğrudan yönetiyorlardı. Üretim araçları yani toprak ve para hükümdarın mülkiyetinde idi. Faizle ödünç alma tapınak tarafından düzenleniyordu.Eğilmez,2014 Ticarette rüşvet ise olağandı ve yazılı tabletlerde bile sık sık söz edildiğini görüyoruz Eğilmez,2014

4.3 Hititler’de Madencilik
Bronz çağı medeniyeti olan Hititler de bronz üretiminin oldukça fazla olduğunu çıkan buluntulardan anlamak mümkün.Temel ve en önemli madencilik faaliyeti genel çıkarım dolayısıyla bronzdu.Ancak o dönemde ilk sürekli demir üretimi Hattuşa yapıldığına ait yazılı kaynaklar mevcut. Demirin fiyatı,altın ve gümüşün fiyatının çok çok üstünde.Ancak bu konuda tam bir organizasyon yapıldığını söylemek ve sürekli bir demir madenciliğinin yapıldığını söylemek için elimizde çok net bilgiler yok. Demirin kullanılır hale gelmesi için iki kez eritilmesi ve çok büyük enerji kaynağına ihtiyaç olduğu için, temel olarak odun kömürünün yapılıyor olması gerekir. Ayrıca bu sıcaklığı sürekli kılabilmek içinde körük ya da oksijen kaynağı gerekiyordu. Demir madenciliği ile bölgede oldukça fazla ağaç kesiminin yapıldığını biliyoruz.
4.3.1 Metal madenciliği
Elbette ki Hitiler denince akla gelen ilk madencilik ürünü bronz.Çatalhöyük de obsidiyen den yapılan her tür alet ve gereç bronzdan yapılmaya başlanmış.Anadolu’da kalay bulunmadığı içinde uzak mesafe ticaret büyük ölçüde kalaya dayanıyor.Bunun karşılığında altın, gümüş ve işlenmiş bronz takas ediliyor.Boğazköy’de aşağı yerleşmede alışverişin yapıldığı dükkanlar ve maden işliğini düşündüren yapılar var.Altın ve gümüş madenciliği de bütün görkemi ile yapılmakta.Elbette o günün şartlarında altın bugüne göre daha çok bulunuyor ve nabit halde.Altını, gümüşten ayırma içinde ergitme usulünü kullanıyorlar.Elektron diye adlandırılan altın ve gümüş içeren madeninde var olduğunu düşünüyoruz.Yazılı tabletlerde saf olmayan altının, saf altınmış gibi satıldığına dair söylemler var. Demire ise yeni başlanılmış ve oldukça değerli hatta altından bile değerli.

5 KARŞILAŞTIRMA
Her iki medeniyeti çok kaba olarak inceledikten sonra;iki medeniyetin karşılaştırması yapılabilir. Önce ortak yönleri üzerinde durursak, temel ortak yönün değişim ihtiyacı olduğunu teknolojik gelişimin her iki medeniyette de kaçınılmaz olduğunu söylemek zor değil. Farklılıklara gelince , Hititlerde var olan; ancak Çatalhöyük’de olmayanları sıralayacak olursak:İşbölümü, pazar için üretim, artık ürün (kendi ihtiyacından fazlasını üretebilme yeteneği), kişisel mülkiyet, miras, rüşvet, faiz, çok tanrılı din, uzun mesafeli ticaret ve en önemli fark ise savaş.Çatalhöyük’de savaşı hatırlatacak veya insanların birbirine güç kullanımını içeren hiçbir ritüele rastlamadım.Toplumsal mülkiyetin olduğu bir sistem içinde zaten savaşa yer olmadığını düşünüyorum.Savaşın var olması ise madenciliğe verilen önemi bir kat daha artırmış olmalı.Madencilik açısından da yukarda durulduğu üzere, üretim şekli. Çatalhöyük’de üretim insan ihtiyaçlarını karşılamak üzere yapılıyor. Hititlerde madencilik ise tanrıları memnun etmek,ganimetler elde edip hükümdarlığı yükseltmek .Çatalhöyük’de herkes madenci ,Hattuşa da ise madenciliğin sınıfsal bir niteliğe büründüğünü görüyoruz. Birincisi saray ve çevresi için yapılan madencilik;ikincisi ise halkın temel gereksinimlerini sağlamak üzere yapılan madencilik.
Elbette ki Çatalhöyük’de yalnızca taş madenciliği varken; Hititlerde bakır,altın,gümüş ve özellikli olarak bronz madenciliği çok ileri.Hititlerin madencilik açısından teknolojileri çok ileri.Taş temelsiz evler,günümüzün teknolojisine yakın temeli olan yapılara dönüşmüş.Çatalhöyük’den Hititlere kadar olan madencilikte ki bu büyük değişimin sebebi nedir ? değişkenleri, maden yataklarına yakınlık,pazara yakınlık,demografik yapı,coğrafi ve mevsimsel koşullar,bilim ve teknolojiye yatkınlık ,kolay erişilebilir enerji kaynakları olarak , kolay elde edilebilir işgücü (esirler) sayılabilir.Ancak bunların etkileyici değişkenler olduğunu, belirleyici değişkenin üretim güçleri ile mevcut üretim ilişkilerinin uyumundan kaynaklandığını düşünüyoruz.

6 SONUÇ
Madenciliğin 12.000 yıllık tarihi içinde sadece Çatalhöyük ve Hititleri incelemeye çalıştık.Her aletini taştan üreten insan, Hititlerle bronzun üstün niteliklerine kavuşmuş, altın ve gümüşün statü kazandıran niteliği keşfedilmiş.Bakırı dövüp incelterek günlük hayatına kazandırmıştır. Toplumun içinde bulunduğu bilim ve teknik seviye ile toplumun içinde bulunduğu üretim ilişkilerinin uygun olduğu zaman bilim ve teknolojininde hızlı ilerlediği sonucuna vardık. Ancak Çatalhöyük ün metal madenciliğine geçmesinin, içinde bulunduğu toplumsal yapıyla mümkün olmadığını; Hititlerde ise demir madenciliğine geçemediği için yıkıldığı tespitini yaptık. Bu bilgilerle bir genelleme yapmak geleceğe kestirimi yapmak çok iddialı olacaksa da bu çalışmanın yine Anadolu’da büyük bir medeniyet kuran ve parayı bulan Lidya’lılar ve Demir çağı medeniyeti olan Urartularla devamında. fayda görürüz.

KAYNAKLAR

Aktüre,S,1997,Anadolu’da Bronz Çağı Kentleri, Tarih Vakfı Yurt Yayınları

Brandau,B,Schickert,H,2011,Hititler Bilinmeyen Bir Dünya İmparatorluğu,Arkadaş Yayınevi
http://www.archatlas.org/ObsidianRoutes/ObsidianRoutes.php ,Aralık,2014

Childe,G,2006, Tarihte Neler Oldu,Kırmızı Yayınları,İstanbul

Eğilmez,M, http://www.mahfiegilmez.com/p/hititler.html , Aralık,2014

Hodder,I,2014,Çatalhöyük Leoparın Öyküsü,Yapı Kredi Yayınları,İstanbul
Koç,İ,2006,Hititler,ODTÜ Yayıncılık,
MacQuenn,J,G,2013,Hititler ve Hitit Çağında Anadolu,Arkadaş Yayınevi,
Sahlins,M,2010,Taş Devri Ekonomisi,bgst Yayınları,İstanbul
Şenel,A, 2013.Siyasal Düşünceler Tarihi,Bilim ve Sanat Yayınevi,Ankara

© 2016 Av. Ömer Günay

Avukat ÖMER GÜNAY

+90 536 892 51 45

omerguna@hotmail.com

Kızılay Mah. Necatibey Cad. 19/1 Çankaya - ANKARA