p_2716_o

Yakın yıllara değin atomun, üç değişmez öğeden, proton, nötron ve elektron’dan oluştuğu biliniyordu. Oysa ki son birkaç on yıldır, proton, nötron ve elektronların da bazı daha küçük ve “mezon” adı verilen enerji parçacıklarından oluştuğu saptanmıştır. Bunların proton, nötron ve elektrona göre, daha kısa sürede kararlılık durumundan kararsızlık durumuna geçtiği, kararlılık sürelerinin saniyenin milyonda birinden yüz binde birine kadar değiştiği ifade edilmektedir. Bilgilerine ulaşabildiğimiz medeniyetler de, mezonlar gibi bir görünüp bir kaybol- muşlar. İleri teknolojiyi elinde bulundu- ranlar daha parlak bir yaşam sürmüşler. Çatalhöyük ise, MÖ 7400-MÖ 6000 yılları arasında varlığını 1400 yıl boyunca sürdürmüş bir medeniyet. Anadolu’da en uzun süre “kararlı” olarak kalmış medeniyetlerden biri. Diğer medeniyetler, Hattusas, Frigler, Lidya ve Urartu hiçbir zaman bu kadar uzun süre varlıklarını devam ettirememişlerdir. Anadolu’da yaşayan medeniyetlerin, Osmanlı dahil, ortalama yaşam süreleri (kararlı kalma süreleri) 600 yıldır. O halde Çatalhöyük’ün kerameti nedir? Arkeologlara saygısızlık etmemek şartı ile, Çatalhöyük’ü, diğer medeniyetlerden ayıran en önemli sosyolojik fark, bireyler arasında yaşam biçimi, gelenek, beslenme, giyim, kullanılan alet ve gereçler arasında çok fark olmamasıdır. Eşitlikçi bir medeniyet. Mimari yapı ile toplumsal yapı arasındaki ilişkiyi Nurcan Yalman incelemiş, kamusal binalarla ilgili hiçbir bulguya rastlamamış. Bütün binalar mesken olarak kullanılmış. Kamusal işlevi olan gösterişli binalar yok. Evler birbirine bitişik. Sokak bile yok. Evlere çatıdan giriliyor. Kadınlarla, erkekler arasında beslenme farklılıklarını içeren bir çalışmayı Başak Boz yaptı. Dişlerin aşınması açısından erkeklerle kadınlar arasında hiçbir fark olmadığına karar verdi. İnsan kemiklerinde yapılan “duraylı izotop” verileri de, erkeklerle kadınların beslenmesinde kayda değer istatistik farklılıklara rastlanılmadığını gösterdi. Cinsiyete ilişkin katı toplumsal kurallar konduğuna ait verilere rastlanılmadı. Bütün aykırı örneklere rağmen Ian Hoddler: “Gerek arkeolojik, gerekse gömütlerle ilgili veriler aynı sonucunu verir. Üstelik kamu binaları ve merkezileşmiş törenlerle ilgili bilgiler çok azdır. Gelecekte yapılacak çalışmalarda böyle bulgular elde edilse bile karşımızda büyük ölçüde ev üretimine dayalı bir toplum olduğu gerçeğini değiştirmez.” diyor. Çatalhöyük, yaşıtı olan diğer topluluklardan farklı olarak, her ev obsidiyen işçiliğinin yapıldığı bir mekan. Her evin fırın/ocak ve merdiven girişi yakınındaki oyukta mutlaka obsidiyene rastlanılmış. Bu durum, teknolojik olarak Çatalhöyük’ü diğer medeniyetlerden ileri kılar. Teknolojik olarak ileridirler ve teknoloji bir ailenin, bir sülalenin, ya da yönetici sınıfın elinde ve tekelinde değildir, her ev tarafından paylaşılmaktadır. Teknolojiyi paylaşmak ise “kararlı yapı” oluşturmaktadır. Her evdeki bireyin becerileri arasındaki farksa, teknolojinin gelişimini hızlandırıyor olabilir.

p_2715_i

Obsidyen (Karataş) örnekleri – Prof. Dr. Yıldız Tümerdem’in koleksiyonu. Kars-Ani yöresi Her şeye rağmen, evrende en uzun kararlı yapılar en basit moleküller olan Hidrojen ve Helyum molekülleri. Evrenin ezici çoğunluğu, kütlece, % 73 Hidrojen ve % 25’ i Helyum. Kararlı (uzun ömürlü) medeniyetler oluşturabilmek için herkesin ürettiği ve üretimi kadar tükettiği basit ve sade yaşamlar mı seçmeliyiz? Basit ve sade yaşam, teknolojinin paylaşılması ile beraber, tüketim toplumu yerine, ışık hızına ulaşabilecek gelişim ivmesi kazandırabilir mi? Yoksa Çatalhöyük geleceğimiz midir?

 

CategoryTarih

© 2016 Av. Ömer Günay

Avukat ÖMER GÜNAY

+90 536 892 51 45

omerguna@hotmail.com

Kızılay Mah. Necatibey Cad. 19/1 Çankaya - ANKARA