
Kant’ın etik sisteminin merkezi ilkesi, kategorik buyruktur (der kategorische Imperativ). Bu buyruk, insanın eylemlerini dışsal sonuçlara göre değil, evrensel olarak geçerli olabilecek ilkelere göre düzenlemesi gerektiğini bildirir. Kant, Groundwork of the Metaphysics of Morals’ta bu buyruğu şöyle formüle eder:
*“Sadece öyle davran ki, eyleminin ilkesi, aynı zamanda evrensel bir yasa olabilsin.”*¹
Bu ilke, ahlakın kaynağını Tanrı’dan ya da toplumdan değil, aklın özerkliğinden türetir. Dolayısıyla doğa karşısında ahlaki tutum, dışsal bir otoriteye değil, insanın kendi aklına karşı duyduğu ödev bilincine (Pflicht) dayanır.
1. Doğaya Araçsal Değil, Evrensel İlke Olarak Yaklaşmak
Kant’a göre bir eylemin ahlaki değeri, onun evrenselleştirilebilir olmasındadır.
Eğer bir eylemin ilkesi herkes tarafından benimsenirse ve buna rağmen doğa düzeni veya insan onuru zarar görüyorsa, o eylem ahlaken yanlıştır.
Bu ölçüt, madencilik faaliyetleri açısından şu soruyla somutlaşır:
“Doğayı yalnızca çıkar sağlamak amacıyla kullanmak, tüm insanlar tarafından yapılabilir bir ilke olsaydı, insanlık için hangi sonuç doğardı?”
Cevap açıktır: doğanın tükenmesi, insanlığın kendi varlık koşullarını yok etmesi anlamına gelir. Dolayısıyla Kant’a göre doğayı yalnızca araç olarak kullanma ilkesi, evrensel yasa olarak çelişkilidir.² Çünkü bu ilke, doğayı kullanan öznenin varlığını sürdürecek zeminleri ortadan kaldırır.
2. Doğa ve İnsan Arasında Amaç–Araç Dengesi
Kant’ın ikinci formülasyonu, insanın ve her “akıl sahibi varlığın” amaç olarak görülmesini emreder:
*“Öyle eyle ki, hem kendinde hem de başkalarında insanlığı her zaman bir amaç olarak göresin, asla salt araç olarak değil.”*³Bu formül, doğayı doğrudan kapsamasa da, doğa üzerindeki her eylemin insanın ahlaki varoluşunu etkilediği ölçüde geçerlidir. Madencilik, yalnızca doğaya değil, dolaylı olarak insana yöneliktir; çünkü doğanın tahribi, gelecekteki insanların yaşam alanını yok eder.
Dolayısıyla doğaya saygı, insanlığa saygının uzantısıdır. Bu bağlamda, doğayı araç olarak kullanmak, insanlığı da araç haline getirmekle eşdeğerdir.
Kantçı anlamda doğru ilke şudur:
“Doğayı, insanlığın evrensel varlığını mümkün kılan koşul olarak koru.”
Bu ilke, günümüz çevre hukukunda yer alan “kuşaklar arası sorumluluk” kavramının felsefi öncülüdür.⁴
3. Evrensel Ahlak Yasası ve Madenciliğin Ödevsel Sınırı
Kant, “ahlak yasası”nı (moralisches Gesetz) doğa yasalarından ayırır:
Doğa yasaları zorunlulukla işler; ahlak yasası ise özgürlükle.⁵ Madencilik, tam da bu iki alanın kesişimindedir:Doğa, zorunlu nedensellik yasalarıyla yönetilir.
İnsan, özgür iradesiyle doğaya müdahale eder.Bu müdahale, ancak aklın evrensel yasasına uygun olduğunda ahlaken meşrudur.
Madenciliğin Kantçı ölçütü şudur:
“Eylemin, doğanın genel yasalarıyla uyum içinde olmalı ve gelecekteki özgür varlıkların aynı kaynaklara erişimini engellememelidir.”
Bu nedenle madencilikte aşırı üretim, ekolojik yıkım veya sınırsız tüketim, Kantçı anlamda ahlaki ihlaldir.
Çünkü bu davranışlar, evrensel yasa olamaz: herkes tarafından yapıldığında insan yaşamının kendisini ortadan kaldırır.⁶
4. Ahlak Yasasının “Madencilik Etiği”ne Uyarlanması
Kantçı etik, sonuççu değil niyet temellidir. Bu nedenle madencilikte etik davranış, yalnızca “zarar vermemek” değil, doğaya karşı ödev bilincine uygun hareket etmek anlamına gelir. Bir maden işletmesi, doğayı yeniden onarma, çevresel tahribatı önleme veya toplumsal yarar sağlama yönünde eylemde bulunuyorsa, bu yalnızca teknik değil, ahlaki bir davranıştır — çünkü aklın evrensel ilkesine uygunluk gösterir.⁷Kant’ın “evrensel yasa” ilkesi, modern çevre hukukundaki şu kavramların doğrudan felsefi kaynağıdır:
Sürdürülebilirlik ilkesi (doğal kaynakların tükenmemesi),Ortak yarar ilkesi (kamu yararının bireysel çıkardan üstün olması),Kuşaklar arası adalet (gelecek nesillerin hakları).
Bu nedenle Kant’ın kategorik buyruğu, madenciliğin yalnızca ekonomik değil, etik temellerinin de yasası olarak yorumlanabilir.
5. Sonuç: Evrensel Yasanın Işığında Madencilik
Kant’a göre doğaya ilişkin her davranış, aklın evrensel yasasına uygunluk sınavından geçmelidir. Madencilik bu sınavda, insanın ahlaki olgunluğunun bir göstergesidir: Doğayı yalnızca çıkar için kullanmak, evrensel yasa düşüncesini yıkmak demektir.
Bu nedenle Kantçı etik, madenciliği teknik bir üretim süreci değil,
ahlaki ödevin ve aklın sınırlarının pratiğe dönüştüğü alan olarak görür.
“Ahlak yasası, yıldızlı gökyüzü kadar yücedir; çünkü ikisi de insanın içinde ve üzerinde aynı düzeni taşır.”⁸
Madencilik, yıldızlı gökyüzünün altındaki bu dünyada, insanın aklını ve sorumluluğunu sınayan eylemlerden biridir.
Dipnotlar
1-Immanuel Kant, Groundwork of the Metaphysics of Morals, 1785, Ak. IV, 421.
2-Christine Korsgaard, Creating the Kingdom of Ends, Cambridge University Press, 1996, s. 85–90.
3-Immanuel Kant, Groundwork, Ak. IV, 429.
4-J. Timmermann, Kant’s Groundwork of the Metaphysics of Morals: A Commentary, Cambridge, 2007, s. 172–176.
5-Immanuel Kant, Critique of Practical Reason, 1788, A97–A100.
6-Allen W. Wood, Kantian Ethics, Cambridge University Press, 2008, s. 205–210.
7-Paul Guyer, Kant’s System of Nature and Freedom, Oxford University Press, 2005, s. 243–249.
8-Immanuel Kant, Critique of Practical Reason, 1788, “Schlussbetrachtung”.
