MADENCİLİK FAALİYETİNDE SEVK FİŞİ

Genel Olarak Fatura ve Sevk İrsaliyesi:
213 sayılı vergi kanununun düzenlemesinde faturanın tarifi:
Madde 229 – Fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır.
Şeklindedir. Sevk irsaliyesi ile ilgili düzenleme ise, aynı maddenin 5 fıkrasında düzenlenmiştir.
” Satılan malların teslim tarihi ve irsaliye numarası, (Malın alıcıya teslim edilmek üzere satıcı tarafından taşındığı veya taşıttırıldığı hallerde satıcının, teslim edilen malın alıcı tarafından taşınması veya taşıttırılması halinde alıcının taşınan veya taşıttırılan mallar için sevk irsaliyesi düzenlemesi ve taşıtta bulundurulması şarttır. Malın, bir mükellefin birden çok iş yerleri ile şubeleri arasında taşındığı veya satılmak üzere bir komisyoncu veya diğer bir aracıya gönderildiği hallerde de, malın gönderen tarafından sevk irsaliyesine bağlanması gereklidir. Bu bentte yazılı irsaliyeler hakkında fiyat ve bedel ile ilgili bilgiler hariç olmak üzere, bu madde hükmü ile 231 inci madde hükmü uygulanır. İrsaliyelerde malın nereye ve kime gönderildiği ayrıca belirtilir.”
Kanunda ki düzenleme, iki hali içermektedir. Birincisi, alıcı ve satıcı ilişkisi nedeniyle ,malın taşınması veya taşıttırılması halidir.Bu durumda malik değişikliği söz konusudur. İkinci durum ise mal sahibinin (malikin) işyerleri ile şubeleri arasında taşınması durumudur. Burada malik değişikliği yoktur.Her iki durumda da vergi mükellefiyetinin belirlenmesi amaçlanmaktadır.
Sonuç olarak sevk irsaliyesi vergi mükellefinin belirlenmesini sağlar.Maden hukukunda sevk fişi ise ,devlet hakkı mükellefiyetinin belirlenmesine yönelik bir düzenlemedir.

Maden Hukukunda Sevk Fişi
Madencilik faaliyetleri de genel olarak ticari bir faaliyet olması nedeniyle, ticari kazanca ait malın taşınmasında ,malın malikinin , cins ve miktarının belirli olması ve devlet hakkı mükellefiyetinin tespit edilmesi için gerekir. Bunun için de 213 sayılı Vergi usul kanunun 240 /A maddesine uygun belgenin varlığı aranır. 173 sıra numaralı Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinin (C) Bölümünün 1/h bendinde; Belediye, Et ve Balık Kurumu, Orman İşletmeleri, Etibank İşletmeleri, Tekel İdareleri ve benzeri kamu kurum ve kuruluşlarınca satılan çeşitli mamullerin sevkiyatında sevk için düzenlenen belgelerde malın cinsi, miktarı, alıcının adı ve soyadı veya varsa ticaret unvanı, vergi dairesi ve hesap numarasının bulunması halinde bu belgelerin sevk irsaliyesi olarak kabul edileceği ve Vergi Usul Kanunu uyarınca düzenlenecek olan sevk irsaliyesinin ayrıca aranmayacağı açıklanmıştır.
Aynı bentte, Maden Kanununa göre maden sevkine ilişkin düzenlenen belgeler ile uluslararası taşımacılıkta kullanılan hamule senedi, konşimento gibi belgelerin ve gümrük giriş, çıkışlarında nakil vasıtalarındaki malların mevcudu tespit edilip mühürlendikten sonra Gümrük İdarelerince verilen resmi belgelerin de sevk irsaliyesi olarak kabul edileceği belirlenmiştir.
253 sıra numaralı Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinde de, Maden Kanununa göre düzenlenen maden sevk fişi,uluslararası taşımacılıkta kullanılan hamule senedi, konşimento gibi belgeler, gümrük girişi sırasında Gümrük İdarelerince düzenlenip verilen resmi belgeler, orman idarelerince düzenlenen nakliye tezkereleri ve buna benzer belgelerin, alınan ürünün alıcı veya satıcı tarafından taşınıp taşınmadığına bakılmaksızın sevk irsaliyesi olarak kabul edileceği ve satın aldığı malı kendi araçlarıyla taşıyan veya bir nakliyeciye taşıttıranlardan ayrıca sevk irsaliyesi istenmeyeceği belirtilmiştir.

Madencilik faaliyetlerinde ticari kazanca yönelik verginin dışında, üretilen madenden devlet hakkı alınması kanun gereğidir. Bu nedenle , madenin üretimi tamamlandıktan ,bulunduğu yerden söküldüğünden itibaren devlet hakkı ödemesi söz konusu olur. Maden üretildikten sonra ,stoklanmış olsa bile devlet hakkı tahakkuk eder.Bir başka deyişle, madenin bulunduğu yerden sökülmüş (çıkarılmış) olması, devlet hakkını doğurur.Devlet hakkına esas belge MİGEM tarafından bastırılan ve dağıtılan sevk fişleridir.Sevk fişi olmadan üretim yapılmaması gerekir.Maden kanununda sevk fişi Tanımlar başlığı altında 3 .maddede tanımlanmış olup:

Sevk Fişi : 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 2365 sayılı Kanunla değişik 240 ıncı maddesinin birinci fıkrasının (A) bendinde yer alan taşıma irsaliyelerindeki bilgileri ihtiva eden beyan niteliğinde belge.
Şeklindedir.
Sonuç olarak ,sevk fişi, devlet hakkı ile ilgili mükellefiyetin belirlenmesini sağlar

Sevk fişinin aranmayacağı haller:

Ticari olmayan köy ihtiyaçlarına yönelik yapı hammaddelerinde :
Maden kanununda ticari olmayan madencilik faaliyetleri genel olarak kanunun kapsamı dışında tutulmuştur. Özellikle köy ihtiyaçlarının kullanılmasına yönelik yapı hammaddeleri muhtarlık izinine tabi kılınmıştır. Bu nedenle de devlet hakkı ve sevk fişi düzenlenmesi gerekmemektedir. Henüz yenisi çıkmayan ancak eski kanunun uygulama yönetmeliğinde ki düzenleme şu şekildedir:
MADDE 54 – (1) Belediye sınırları dışındaki köylerde yaşayan köylüler, kendi köy sınırları içinde ev, avlu, tarla sınırları, yol ve köyün ortak olarak kullandığı ibadethane, yol, okul, mezarlık, çeşme ve köy odası yapılması gibi ticari amaç taşımayan işlerde kullanılmak üzere gerekli yapı hammaddesini temin etmek için muhtarlıktan izin alabilirler. İzin verilecek alanların ilgili köy sınırları dahilinde olması zorunludur. Özel mülkiyete tabi alanlarda mülk sahibinin izni olmadan bu üretim yapılamaz.
(2) Talep sahipleri taleplerini köy muhtarlığına bir dilekçe ile iletir. İhtiyar heyetinin yazılı teklifi, köy muhtarının onayı ile izin verilir. Köy muhtarı, verilen izni on beş gün içinde ilgili mülki idare amirliğine bildirmek zorundadır. Bu şekilde verilen izinle üretilerek sevk edilen yapı hammaddeleri için harç ve Devlet hakkı alınmaz.

Bu düzenlemenin gereği olarak ,köy ihtiyacına yönelik ,ticari amaç taşımayan işlerde kullanılmak üzere gerekli yapı hammaddesini temin etmek için sevk fişi düzenlenmesi gerekmemektedir.
Madencilik faaliyetine yönelik olmayan hafriyatlarda
Maden kanuna göre ,doğal kaynaklarla ilgili yapılan faaliyetlerde,yapılan faaliyetin madencilik faaliyeti sayılabilmesi için, maden kanununda gösterilen ve ruhsata uygun madenin üretilmesi gerekir. Maden gruplarına girmeyen veya maden tanımına uygun olmayan faaliyetlerin madencilik faaliyeti sayılması hukuka aykırı olacaktır. Bu nedenle , madencilik faaliyeti dışında bir faaliyet nedeniyle üretilen ürün veya yan ürünlerin maden kanunu kapsamı dışında değerlendirilmesi gerekir.Nitekim, eski yönetmelikte de benzer düzenleme yapılmıştır:
Yönetmelik 55 /5 :Madencilik faaliyetine yönelik olmayan yol, demiryolu, hava limanı, liman, tünel, toplu konut yapılacak alanlar, kanal, baraj, gölet gibi yapıların gerçekleştirilmesi ile yapı ve inşaat alanı için kazı faaliyetlerinin yapılması esnasında zorunlu olarak çıkarılan hafriyat malzemesi, mülk sahibi veya mülk sahibinden izin alınarak faaliyet sahibi tarafından 18/3/2004 tarihli ve 25406 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Hafriyat Toprağı, İnşaat ve Yıkıntı Atıklarının Kontrolü Yönetmeliği kapsamında değerlendirilebilir.
Bu nedenle yukarda sayılan faaliyetler için maden kanuna göre sevk fişi düzenlenmesi gerekmemektedir.
Madencilik faaliyeti dışında hafriyat malzemesinin, ticarete konu edilmemesi kaydıyla çıkarılması durumunda
Yukarda sayılan durumlarda çıkarılan hafriyat malzemesi dolgu v.b. amaçla ticari kazanca amacı ile kullanılacaksa eski yönetmeliğin 6 . maddesinde bu tür malzemenin il özel idaresine devrini öngörmektedir. Yönetmelik 55/6: Yol, demiryolu, hava limanı, liman, tünel, toplu konut yapılacak alanlar, kanal, baraj ve göllerin su rezervuar alanı gibi alanlarda, bu yapı ve inşaat çalışmaları sonucunda zorunlu olarak çıkarılan hafriyat malzemesinin, ticarete konu edilmemesi kaydıyla çıkarılması durumunda ruhsat veya hammadde üretim izni alınması zorunlu değildir. Çıkarılan malzeme, projesi kapsamında değerlendirilebilir. Ancak, söz konusu yapı ve inşaat çalışmalarından arta kalan hafriyat malzemesinin ticarete konu edilmesinin gerekmesi halinde bu malzeme il özel idaresine devredilir.
Yukarda anlatılan durumda ruhsat ve hammadde üretim izni istenmediğinden,sevk fişi gerekmeyeceği sonucuna varmak mümkündür.
Sevk Fişinin Aranacağı Haller

Arama döneminde
Arama döneminde kural olarak üretim yasaktır.Bu nedenle devlet hakkı ve sevk fişi zorunluluğu yoktur.Ancak kanunun istisnası MK nın 17. maddesinin son fıkrasında düzenlenmiştir:
“Arama döneminde teknolojik araştırma, geliştirme, pilot çalışmalar ve pazar araştırmaları yapmak üzere arama faaliyet raporu ile birlikte müracaat eden ruhsat sahibine, arama ruhsat döneminde arama faaliyetleri yapılırken zorunlu olarak çıkan madenden numune alınmasına ve sevk edilmesine izin verilebilir”
Bu düzenleme nedeniyle arama döneminde ,arama faaliyetinin sonucunda zorunluluk nedeniyle oluşacak üretiminde devlet hakkı ödemesi söz konusu olacağı için ,sevk fişi düzenlenmesi de gerekecektir. Bu konuda,kanunda sayılan gerekçelerle, sevk fişi talep edilecek ve MİGEM bu talebi değerlendirerek ve sevk fişi teslim edilecektir. Ancak önceki uygulamanın aksine , kanunda ki yeni düzenleme de “ izin verilebilir” dendiği için ,bunun bir zorunluluk olmadığı anlaşılmaktadır. Eski düzenlemede ki görünür rezervin % 10’u üretilebilir kuralıda kaldırılmıştır. MİGEM arama döneminde ki üretime %10 sınırı olmadan karar verecektir.

İşletme döneminde

İşletme ruhsatı döneminde ,sadece işletme ruhsatı ile ,maden üretimi yapılamaz. Üretim yapılabilmesi için,işletme ruhsatının yanında, işletme izninin de alınması gerekir. İşletme ruhsatı ve işletme izni tamamlanmış madencilik faaliyetlerinde üretim yapılabilir,devlet hakkı doğar,üretilen madenin sevki içinde sevk fişi zorunluluğu başlar.
Kanunda ki düzenleme :
Madde 12 Üretilen madenin sevk fişi ile sevkiyatı zorunludur. Şeklindedir. Bu düzenlemenin lafzından anlaşılan sevk fişinin üretimden sonra “sevk” söz konusu olacaksa, zorunlu olduğu anlaşılmaktadır.Maden üretildikten sonra devlet hakkının doğumu ve devlet hakkı ile ilgili mükellefiyet sevk fişi ile belirlenecektir. Sevk fişi MİGEM tarafından bastırılıp,satıldığı için ,şekil unsuru burada ele alınmayacaktır.

Sevk fişi olmadan veya eksik yada yanlış bilgi içeren sevk fişi
Vergi usul kanunda ki uygulamalar ve genel tebliğlerde,
“Düzenlenen sevk irsaliyesine, sevk edilen malların cins ve miktarlarına ilişkin bilgiler, satıcı tarafından eksik veya yanlış yazılmış ise ceza, belgeyi düzenleyen satıcı adına kesilecektir. Satıcı tarafından sevk irsaliyesi doğru olarak düzenlendiği halde araca sonradan alıcı, taşıyıcı veya diğer şahıslar tarafından başka mallar yüklenmiş olmasından dolayı tutarsızlığın ortaya çıktığı durumlarda ise araca sonradan yüklenen malları taşıtan adına ceza kesilecektir. Denetimler sırasında malların sevk irsaliyesinde belirtilenden farklı bir güzergahta seyrettiği tespit edilir ise ceza, malları taşıtan adına kesilecektir.” Denmektedir Bu nedenle,maden hukukunda da kıyasen eksik veya yanlış sevk fişi düzenlemek cezayı gerektirir sonucunu çıkarıyoruz.Bu genel açıklamanın maden kanununda uygulamasında ise:
Beyan : İlgililerin resmi kuruluşlara herhangi bir durumu belirlemek veya açıklamak maksadı ile vermiş oldukları yazılı belge.
Beyan usulü:Madde 10 – Madencilik faaliyetlerinin bu Kanun hükümlerine göre devamı süresince teknik ve mali konularda yapılan yazılı beyanlar ile yetkili kişilerce tanzim edilen raporlar doğru kabul edilir.
Teknik elemanlar sadece ihtisas sahibi oldukları konularda beyanda bulunabilirler ve beyanları ile sorumludurlar. Ruhsat sahipleri ise teknik konular dışındaki tüm beyanlardan sorumludurlar. Beyanlardaki hata ve noksanlıklar, idarenin tespiti ve sorumluların uyarılmasından itibaren iki ay içerisinde düzeltilir. Bu sürede gerekli düzeltmenin yapılmaması halinde 20.000 TL idari para cezası uygulanır.(1)
Gerçek dışı veya yanıltıcı beyanda bulunmak suretiyle bu Kanun hükümlerinin uygulanmasını engelleyen ve haksız surette hak iktisabına sebep olan teknik elemanlar uyarılır. Gerçek dışı veya yanıltıcı beyanların üç yıl içinde tekrarı halinde teknik elemanların bu Kanun gereğince yapacakları beyanlar bir yıl süreyle geçersiz sayılır. Fiilin her tekrarında hak mahrumiyeti uygulamasına devam edilir. Uygulanan uyarı ve hak mahrumiyeti, teknik elemanın bağlı bulunduğu mesleki teşekküle bildirilir.
…Gerçek dışı veya yanıltıcı beyanda bulunmak suretiyle Kanun hükümlerinin uygulanmasını engelleyen ve haksız surette hak iktisap eden ruhsat sahiplerine 50.000 TL idari para cezası verilir. Bu fıkranın ikinci kez ihlâli halinde bir önceki ceza katlanarak uygulanır. Üç yıl içinde madde hükümlerinin üç kez ihlâl edilmesi halinde (…)(2) ruhsat iptal edilir. (1)(2)

Maden kanunu 12/3 Denetim ve inceleme sonucunda, yaptığı üretim ve sevkiyatı bildirmediği tespit edilen ruhsat sahiplerine, ödenmesi gereken Devlet hakkına ilaveten bildirilmeyen miktar için hesaplanacak Devlet hakkının beş katı tutarında idarî para cezası verilir.(2)
Bu düzenlemeler ışığında sevk irsaliyesine yazılan bilgiler maden kanunu çerçevesinde beyan niteliğini taşır. Dolayısı ile de beyan hükümlerine tabi olur.
Beyanda eksik veya yanlışlık hali ile ilgili iki düzenleme mevcuttur.

Tesbitin ait olduğu idareye göre farklı karşılıkları vardır:
Genel Müdürlükçe yapılan denetim, inceleme ve ölçümler sonucunda, yaptığı üretim ve sevkiyatın bildirilmediği veya eksik bildirildiği haller:
MİGEM üretim ve sevkiyatla ilgili bilgileri ,periyodik denetimlerde incelemesinin yanında ;MİGEM’e yapılan ihbar sonucu denetimde yapabilmektedir.Hangi durumda olursa olsun, üretim ve sevkiyat bildirilmediği veya eksik bildirildiği MİGEM’ce tespit edilmişse devlet hakkına ilave olarak devlet hakkının 5 katı tutarında idari para cezası verilecektir.
Mülkî idare amirlikleri veya il özel idareleri tarafından tespit edilmesi hali
Eğer tespit MİGEM ‘ce değil mülkî idare amirlikleri veya il özel idareleri tarafından tespit edilmiş ise verilecek cezada devlet hakkı değil, madenin ocak başı satış fiyatı esas alınacaktır. Kanunda ki düzenlemede ocak başı satış fiyatının beş katı olacağı yönündedir.Bu durumda ayrıca madene el koyma yetkisi doğmaktadır.Kanunda ki ilgili düzenleme 12 . maddededir:
Sevk fişi olmaksızın maden sevk edildiğinin, mülkî idare amirlikleri veya il özel idareleri tarafından tespit edilmesi halinde, sevk edilen madene el konulur. Söz konusu madenin ocak başı satış bedelinin beş katı tutarında idari para cezası verilir. Ruhsat sahibi tarafından sevk fişi olmaksızın maden sevk edildiğinin, mülkî idare amirlikleri veya il özel idareleri tarafından tespit edilmesi halinde ise söz konusu madenin ocak başı satış bedelinin beş katı tutarında idari para cezası verilir.

Ruhsatlı, ancak farklı grup madene sevk fişi düzenlenme hali:
Bu durumda da sevk fişi yanlış bilgi içerdiğinden yola çıkılarak, yukarda hükümler aynen geçerlidir.Tespit Migem tarafından yapılmış ise devlet hakkı esas alınarak; tespit idare amirlikleri ve il özel idareleri tarafından yapılmışsa ocak başı satış fiyatından cezalandırılacaktır.

Ticarete konu yapı ve inşaat hafriyat malzemelerinde

Bu konu ile ilgili düzenleme kanunda olmayıp, mülga yönetmelikte düzenlenmişti Yönetmelik 54 /6 : . Ancak, söz konusu yapı ve inşaat çalışmalarından arta kalan hafriyat malzemesinin ticarete konu edilmesinin gerekmesi halinde bu malzeme il özel idaresine devredilir
Şeklindedir .
Ancak ,inşaat çalışmalarından arta kalan hafriyat malzemesi,maden kanununa göre maden sayılmadığı için,maden kanununa göre bir değerlendirme yapılmasının da mümkün olmayacağı sonucuna varıyoruz.Bu nedenle sevk fişi zorunluluğu uygulamasının da dışında tutulması gerektiğini söylemek mümkün olabilir.

Vergi usul kanununa göre sevk irsaliyesi düzenlenmiş ancak maden kanununa göre sevk fişi kesilmeme hali:

Sevk fişinin amacı devlet hakkının takibinin sağlanmasına yönelik olduğu ifade edilmişti. Olası başlıkta ki durumda karar verebilmek için devlet hakkının ödenip ödenmediğine bakılmalıdır. Eğer devlet hakkı ödenmişse , kamu zararı olmayacağı için sevk irsaliyesi nedeniyle herhangi bir ceza düzenlenmemelidir.
Ancak ,vergi usul kanununa göre sevk irsaliyesi düzenlenmiş olmasına rağmen,devlet hakkı ödenmemişse, maden kanununa göre ,yukarda sözü edilen cezalar düzenlenmelidir.

Üretilmiş ,ancak satış amacı ile stoka sevkedilen madende sevk fişi

Maden hukukunda üretim,yerinden koparılma,doğal halinden ayrılma şeklinde anlaşıldığından, madenin yerinde çıkarılmasından itibaren,madenin satışı gerçekleşip ,gerçekleşmemesinin önemi olmadan,devlet hakkı mükellefiyeti doğar. Bu nedenle ait olduğu ruhsat alanında olsa bile , stoğa sevk edilen maden için sevk fişi kesilmesi zorunluluğu doğabilir.

Ancak madencilik karmaşık metotlar içerdiğinde , Konveyör ve boru hattı ile sevkiyat olduğunda veya ocak ile zenginleştirme tesisleri arasında çok mesafe olduğunda üretim ve stok durumlarını tespit etmek zorlaşmaktadır. Entegre tesislerde bu işlem ise hemen hemen imkansız hale gelmektedir. Bu gibi durumlarla ilgili düzenleme yeni yönetmeliğe bırakılmıştır.
Sonuç:

Maden kanununda sevk fişi uygulaması devlet hakkının takibi ve tahsilini amaçlamaktadır. Sevk fişi kesmemekle,sevk fişinin yanlış veya eksik beyanı arasında verilecek idari para cezası açısından fark bulunmamaktadır.
Ancak kayıp ve kaçak küçük ölçekli madencilik faaliyetlerinde çok önemli olmamakla birlikte, yüksek teknoloji içeren ve entegre madencilik faaliyetlerinde öncelikli olarak devlet hakkının tespiti ve üretilen madenin miktar,cins ve tenörü bakımından yapılacak tespitlerde de benzer şekilde yüksek teknolojik araçlarla sayım ve denetim araçları kullanılmalıdır.

© 2016 Av. Ömer Günay

Avukat ÖMER GÜNAY

+90 536 892 51 45

omerguna@hotmail.com

Kızılay Mah. Necatibey Cad. 19/1 Çankaya - ANKARA