
Türkiye, jeolojik yapısı gereği dünyanın en zengin maden çeşitliliğine sahip ülkelerinden biri olsa da, Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü (MAPEG) istatistikleri bu potansiyelin ekonomik verime dönüşmesinde büyük bir tıkanıklık olduğunu göstermektedir. Sektör, niceliksel daralma ve stratejik yoğunlaşma ekseninde kritik bir dönüşüm yaşamaktadır.
1.MAPEG İstatistiklerinin Soğuk Gerçeği
Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü (MAPEG) istatistikleri, Türkiye madencilik sektörünün son on yıldaki gelişimini net bir şekilde ortaya koymaktadır. Türkiye, jeolojik konumu sayesinde dünyanın en zengin maden çeşitliliğine sahip ülkelerden biri olsa da, fiili ruhsat verileri bu potansiyelin atıl kaldığını işaret etmektedir:
• Ruhsat Sayısında Düşüş: 2013 yılında 8.418 olan faaliyetteki toplam ruhsat sayısı, 2023 yılında 4.317’ye gerileyerek yaklaşık %48.7 oranında daralmıştır.
• Stratejik Odaklanma: Toplam ruhsatların neredeyse yarısı (%48.84) IV. Grup (Altın, Bakır, Bor, Kömür) madenlerinde yoğunlaşmıştır.
• Düşük Verimlilik: Bu stratejik IV. Grup ruhsatlarının sadece %38.4’ü işletme izni alabilmiştir; yani yüksek potansiyelli ruhsatların büyük bir kısmı beklemededir.
Bu veriler ışığında, sektördeki sorunların jeolojik potansiyel eksikliğinden değil, ekonomik ve bürokratik engellerden kaynaklandığı açıktır.
2. Atıl Kalan Jeolojik Çeşitlilik
2013-2023 yılları arasında faaliyetteki ruhsat sayısının %48 oranında düşmesi, sektördeki ekonomik ve bürokratik bir seçilim sürecinin sonucudur. Bu süreç, yeraltındaki zenginliğin değil, yerüstündeki maliyet ve izin engellerinin sektörü nasıl şekillendirdiğini gösterir.
• Ruhsat Sayısındaki Düşüş: Ruhsat sayısındaki azalmanın ana sebebi, jeolojik olarak bol bulunan ancak kâr marjı düşük olan madenleri işleten küçük ve orta ölçekli işletmelerin (KOBİ), artan maliyetler ve karmaşık bürokrasi karşısında rekabet edemeyerek piyasadan çekilmesidir.
• Seçilim: Sadece yüksek katma değerli ve büyük sermaye gerektiren IV. Grup (Altın, Bor, Bakır vb.) maden projeleri, bu maliyet ve risk engelini aşabilmektedir. Bu durum, sektörün sadece birkaç büyük değere odaklanmasına ve jeolojik çeşitliliğimizin büyük bir kısmının atıl kalmasına neden olmaktadır.
3. Stratejik Yoğunlaşma ve Bürokratik Tıkanıklık
IV. Grup, ruhsatların neredeyse yarısını (%48.84) oluşturarak sektörün odak noktasını belirlerken, aynı zamanda en büyük tıkanıklığı da temsil etmektedir.
• Düşük İşletme Verimi: IV. Grup ruhsatlarının sadece %38.4’ü işletme izni alabilmiştir. Altın, Bakır ve Kömür gibi stratejik öneme sahip madenlerin beklemede kalması, yüksek risk ve sermaye gereksiniminin yanı sıra, izin süreçlerindeki çoklu kurum onayı ve uzun ÇED (Çevresel Etki Değerlendirmesi) süreleri gibi bürokratik engellerden kaynaklanmaktadır.
• GSYH Paradoksu: Ruhsat sayısındaki düşüşe rağmen GSYH katkısının değer bazında artması, sektörün nitelikli madenlere kaydığını teyit etse de, jeolojik çeşitliliğin potansiyeli henüz tam olarak realize edilememektedir.
4. Gelecek Perspektifi: Jeolojik Çeşitliliği Destekleyen Devlet Mekanizmaları
Türkiye’nin maden sektörünün GSYH içerisindeki payını yükseltmesi ve jeolojik çeşitliliğini ekonomik değere dönüştürmesi için çözüm, KOBİ madenciliğini destekleyerek bürokratik engelleri kaldırmaktır.
Bu, IV. Grup’un kilitlenmesini çözerken, aynı anda I. ve II. Grup’taki KOBİ’lerin rekabet gücünü artırarak jeolojik çeşitliliği koruyacaktır.
A. Bürokrasi ve İzin Süreçlerinde Küçük ve Orta Boy MadenciliğeDevlet Desteği
1. Tek Pencere Sistemi: Özellikle I. ve II. Grup ruhsatları ve KOBİ’lerin projeleri için izin süreçleri tek bir merkezde toplanmalı ve önceden belirlenmiş kısa süreler içinde sonuçlandırılmalıdır. Bu, projenin idari riskini ve maliyetini düşürür.
2. Ruhsat Harçlarında Esneklik: KOBİ’lerin ruhsat harçları ve teminat bedellerinde, madenin ekonomik değerine göre kademe bazlı indirimler veya ertelemeler sağlanarak, maliyet yükü hafifletilmelidir.
B. Finansman ve Teknik Destek Mekanizmaları
1. Arama Faaliyetine Destek: Jeolojik çeşitliliğin tespiti ve işletilmesi için en kritik adım olan arama faaliyetlerinde, KOBİ’lere yönelik düşük faizli kredi veya risk sermayesi destek fonları oluşturulmalıdır.
2. Teknik ve Kurumsal Mentorluk: KOSGEB gibi kurumlar aracılığıyla KOBİ’lere ÇED raporlama, daimi nezaretçi maliyeti ve modern üretim teknikleri konularında sübvansiyonlu danışmanlık ve teknik destek sağlanmalıdır.
Bu destek mekanizmaları sayesinde, sektördeki stratejik (IV. Grup) tıkanıklık çözülürken, yerel ve bölgesel (I. ve II. Grup) çeşitliliğe dayalı madencilik de yeniden canlanacak ve Türkiye’nin zengin jeolojik potansiyeli tam olarak realize edilebilecektir.
