Av.Ömer Günay

ÖZET Bu çalışma, Maden Yönetmeliği’nin 136. maddesi ile Türkiye Kömür İşletmeleri (TKİ) ve Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) lehine tanınan istisnai düzenlemelerin hukuk tekniği ve kamu ekonomisi açısından doğurduğu sonuçları incelemektedir. Çalışmada; Maden Kanunu ile tahkim edilen “ruhsatın bölünmezliği” ilkesi, idari yetki devri süreçleri ve bu imtiyazların kömür/elektrik piyasaları üzerindeki maliyet artırıcı etkileri, normlar hiyerarşisi bağlamında eleştirel bir süzgeçten geçirilmektedir.

1. GİRİŞ

Türk Maden Hukuku, temel dayanağını Anayasa’nın 168. maddesinde yer alan “Devletin hüküm ve tasarrufu” ilkesinden almaktadır. Bu ilke uyarınca madenler üzerindeki haklar bizzat Devlet tarafından veya Devlet adına yetkili organlarca kullandırılır. Ancak Maden Yönetmeliği’nin 136. maddesi; TKİ ve TTK’ya genel maden rejimiyle bağdaşmayan, nevi şahsına münhasır imtiyazlar tanımıştır. Bu makale; söz konusu düzenlemenin 3213 sayılı Maden Kanunu’nun temel prensipleriyle olan çelişkisini, sorumluluk rejimindeki sapmaları ve serbest piyasa ekonomisi üzerindeki makro etkilerini tartışmayı amaçlamaktadır.

2. HUKUKİ DEĞERLENDİRME: NORMLAR HİYERARŞİSİ VE YETKİ KARMAŞASI

İdari düzenleyici işlemlerin, dayanak aldıkları kanun hükümlerine aykırı olamayacağı “normlar hiyerarşisi” ilkesinin temel bir gereğidir. 136. madde, 3213 sayılı Maden Kanunu’nun amir hükümleriyle doğrudan çelişmektedir:
• Maden Haklarının Bölünmezliği İlkesinin İhlali: Maden Kanunu’nun 5. maddesi ; ilk müracaat, arama, buluculuk, görünür rezerv geliştirme ve işletme ruhsatı haklarının hiçbirinin hisselere bölünemeyeceğini ve her birinin bir bütün hâlinde muameleye tabi tutulacağını emretmektedir. Kanun koyucunun “bir bütün hâlinde muamele” iradesine ve 2019 yılında yapılan bu sert tahkime rağmen, Yönetmelik 136. madde ile kamu kurumlarına tanınan “saha bölerek yeni ruhsat ihdas etme” imtiyazı, kanunun bu emredici hükmünü işlevsiz bırakmaktadır.
• İdari Yetki Devrinde Kanunilik: Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü (MAPEG), sektördeki tek düzenleyici ve denetleyici otorite olmasına rağmen; 136. madde ile ihale ve ruhsatlandırma yetkisinin TKİ ve TTK’ya devredilmesi, idare hukukundaki “yetki devrinin kanuniliği” ilkesini zedeleyerek idari bir çift başlılık yaratmaktadır.
• Kazanılmış Hakların Sirayeti ve Denetim Zafiyeti: Kanun’un 7. maddesi uyarınca her bir ruhsat sahası için özel olarak alınması gereken çevresel izinlerin (ÇED, orman vb.), yeni oluşturulan ruhsatlara otomatik olarak aktarılması; çevresel denetim süreçlerinin “şahsiliği” ilkesine aykırılık teşkil etmektedir.

3. EKONOMİK ANALİZ: RANT KOLLAMA VE PİYASA BOZUCU ETKİLER

Ekonomik perspektiften bakıldığında, 136. madde bir üretim modelinden ziyade bir varlık yönetim modeli (asset management) kurgulamaktadır:
• Rant Kollama (Rent-Seeking) Faaliyetleri: TKİ ve TTK, yüksek maliyetli arama-işletme riskini üstlenmek yerine, bu hakları rödövans yoluyla özel sektöre devrederek “pasif gelir” elde etmektedir. Bu durum, kamu kurumlarının asli görevlerinden uzaklaşarak birer “ruhsat pazarlama”ya dönüşmesine neden olmaktadır.
• Haksız Rekabet ve Giriş Engelleri: İzin ve altyapı süreçleri tamamlanmış sahaların belirli aktörlere devredilmesi, piyasaya sıfırdan girmek isteyen diğer yatırımcılar aleyhine asimetrik bir maliyet avantajı ve haksız rekabet ortamı yaratmaktadır.
• Havza Madenciliği ve Verimlilik: Maden yatağının bütünsel yapısının rödövansçılarının finansal kapasitesine göre parçalanması, ölçek ekonomisinden uzaklaşılmasına ve milli servet olan cevherin rasyonel olmayan biçimde tüketilmesine sebebiyet vermektedir.

4. MAKROEKONOMİK YANSIMALAR: KÖMÜR VE ELEKTRİK FİYATLARI

Maden Yönetmeliği’nin 136. maddesiyle kurulan bu özel rejim, enerji piyasasındaki fiyat oluşum mekanizmalarını da doğrudan etkilemektedir:
• Çifte Maliyet Yapısı: Rödövans yoluyla işletilen sahalarda işletmeci, hem üretim maliyetlerini karşılamakta ,MAPEG’e ödediği devlet hakkı dışında ,hem de kamu kurumuna rödövans payı ödemektedir. Kimi rödövans sözleşmelerde bu oran % 20 ler civarındadır. Bu maliyet yapısı, kömürün birim fiyatına yansıyarak enerji hammaddesi fiyatlarında suni bir artış yaratmaktadır.
• Elektrik Arz Güvenliği: Türkiye’deki baz yük santrallerinin yerli linyit bağımlılığı düşünüldüğünde, kömür fiyatlarındaki bu artışlar doğrudan elektrik üretim maliyetlerini (Piyasa Takas Fiyatı – PTF) yukarı çekmektedir. Nihai tüketici, kamu kurumunun rödövans gelirini “elektrik faturası” üzerinden dolaylı olarak finanse etmektedir.

5. SORUMLULUK REJİMİ: “ASIL İŞVEREN” SIFATININ BERTARAFI

Maddenin son fıkrası, kamu kurumlarını hukuki ve mali bir bağışıklık altına almaktadır. Ruhsatın devriyle birlikte İş Kanunu ve İş Sağlığı Güvenliği (İSG) kapsamındaki yükümlülüklerin devralana geçmesi; kamu kurumlarını “asıl işveren” sorumluluğundan kurtarmakta, olası maden kazalarında mağdurların muhatap bulma kapasitesini özel şirketin mali gücüyle sınırlamaktadır.

6. SONUÇ

Maden Yönetmeliği 136. madde, kamu kurumları için kısa vadeli finansal bir çözüm sunsa da; hukuk devleti ilkesi, piyasa eşitliği ve enerji verimliliği açısından ciddi riskler barındırmaktadır. 7164 sayılı Kanun ile güncellenen 5. maddedeki “bölünmezlik” ilkesi ve “tek elden denetim” prensiplerinin yönetmelik hükümleriyle esnetilmesi, madencilik sektörünün uzun vadeli sürdürülebilirliği ile çelişmektedir. Sektörün ihtiyacı olan, imtiyazlı sahaların parçalanması değil; havza bazlı, bütüncül ve verimlilik odaklı bir maden yönetimidir.

© 2016 Av. Ömer Günay

Avukat ÖMER GÜNAY

+90 536 892 51 45

omerguna@hotmail.com

Kızılay Mah. Necatibey Cad. 19/1 Çankaya - ANKARA